8 Mart 2017 Çarşamba

DEVLETİN YARASI & YALÇIN KOÇAK, 18. DÖNEM SAKARYA MİLLETVEKİLİ

DEVLETİN YARASI (ASAM; ALİ NAİLİ ERDEM_RASİM CİNİSLİ_KONFERANSI) Haber & Makale: Yalçın KOÇAK, 18. Dönem Sakarya Mv.

DEVLETİN YARASI
Yalçın KOÇAK
18. Dönem Sakarya Milletvekili
Memur siyasetçiler;
Peki, memur nedir? Bürokrat.
Siyasetçi nedir? Demokrat?
Kırk yıllık yani, olur mu Kâni? Olmaz. Peki, bizim demokrasimiz bir zayıflık, zafiyet rejimimidir?
Bu konuya bir çare bulmaz, bulamaz?
Evet, Türk Demokrasi edilgenleştirilmiş vesayet altındaki bürokratik Cumhuriyetin, Poligarşik bürokrasinin tahakkümü altına girmiştir. Kayıt dışı Siyaset, Kayıt dışı Ticaret ve Kayıt dışı Diyanet almış başını gitmiştir.
TBMM’nin çoğu bürokrasiden gelme özürlü demokratlarla doldurulmuştur.
Mebusluk mutilik yumuşak başlılık, biatçılık, başüstünecilik değildir, olmamalıdır.
Karşındakine ceket iliklerken insanlar imanının üçte ikisini kaybedebilirim korkusuyla o düğmeyi iliklemelidir.
Şu medyada, televizyonlarda partilerine ve genel başkanlarına bayrak açanlar lütfen bir de bu gözlük ile bakın, hepsi memur hadi razı gelelim rolleri devam ediyor.
Memur politikacılık görevlerini sürdürüyorlar.
Geçen hafta yaşayan bir Demokrat, ulu bir adam 15 yıl Bakanlık yapıp Ankara’da asansörsüz 4. Katta 80 metre kare bir evde oturan ERDEM İstanbul’da ASAM, Avrasya bir kürsüsünde iz bıraktı, sorulara mahal bırakmadı, dinleyicileri büyüledi gitti.
Evet, eski Eğitim, Sanayi ve Çalışma Bakanlarımızdan Ali Naili ERDEM beyefendi bakın bizlerin hafızalarına neler kazıdı;
Benim ocak yöneticisi olduğum yıl köydeki ocak başkanı çiftçi idi, mahalledeki nalbanttı, nahiyedeki esnaftı. Bucak yönetimine girdim, Bucak başkanım marangozdu, İlçe başkanımız dava vekiliydi, İl başkanımız Mahrukatçıydı.(Dikkat ederseniz Ahi teşkilatı gibi bir yapılanma var. Hiçbir siyasi kademede Memur yok)
Ne Demokrat Parti, ne de Adalet Partisi millete yukarıdan bakmamıştır ve uzun yıllar iktidarda kalmışlardır.
Siyaset adamında bilgi çok önemli ama bilgeliğin dışında olmazsa olmaz siyasetçi yüksek ahlak sahibi olmalıdır.
Kulak küpesi gibi sözler bıraktı Ali Naili bey.
Soyadı gibi ERDEM’li bir adam, konferans sonrası İstanbul eski Milletvekillerimizden Bozkurt Yaşar ÖZTÜRK bey Sayın Bakana nasıl hitap etti ve konu neydi?
Sayın ÖZTÜRK’ün okuduğu yıllarda sık sorulan bir matematik sorusu varmış – Sütçü her gün 60 kuruştan 70 kilo süt toplar, 20 kiloda su katar, 80 kuruştan satarmış; Sütçünün kârı kaç paraymış? Bu soruyu kitaplardan Sayın Ali NAİLİ ERDEM bakanlığı döneminde çıkarmış, BOZKURT bey geç olsa da teşekkürlerini iletti Sayın ERDEM’e. Taze beyinlere sahtekârlık ve hırsızlık aşılayan Milli Eğitimde “müfredat” tartışıldığı günümüzde bir halis teklifte bulunmak istiyorum.
Bu Bakanlığın tabelasında “ Milli” kelimesini kaldıralım, ancak bu bize kamçı olur ve eğitimimizi millileştirene kadar çalışma hırsı, azmi verir.
Şimdiki Bakan’a tek bir soru;
Fulbright anlaşmasına göre dört Amerikalı, dört Türk memurun üye, ABD Büyükelçisinin Başkan olduğu ve beraberlik halinde Başkan’ın dediği olur, olan Komisyon devam ediyor mu? Şimdi kim milleti kandırıyor. Müfredat toplantıları yapıyor, daha YÖK’ün imamını bulamamış Milli Eğitim Bakanlığı “Nekka Milli” buyurun siz karar verin.
Demokrasi alanını süte su katan eğitimden geçmiş Bürokrasinin “Kifayetsiz Muhteris” lerinden arındırmamız lazımdır.
Rahmetli Menderes’in böyle bir hakkı yoktu.
Demokrat Parti Genel İdare Kurulunun tüzükten gelen ancak 6 Milletvekilini bürokrasiden seçme hakkı vardı, hepsi tarihe gömüldü, sizler bizler doğruları görmeyelim, anlamayalım diye.
Bürokrat devletin millete hizmet için verdiği makamın tüm nemasını kendi çıkarı için seçim bölgesine tahsis ediyor,
Hayatını maaşa endekslemiş insanın ufku beş maaşı kadardır.
Bir gerçek daha var ikinci bir maaşı da Dolarla, Euro ile Sterlinle ya da Riyal’le alabilir?
Kim bilir.
Çalıyor çırpıyor sonra meclis, dokunulmazlık v.s.
Demokrasiye hoş gelmeyen şeyler oluyor.
Eleştirdikleri kuruma girebilmek için birbirini boğazlayan basın mensuplarına ne diyelim.
ÖNEMLİ UYARI:
26 Mart Pazar günü komşumuz Bulgaristan’da genel seçim var ve Türkiye’de 460 bin seçmen var.
Komünist mantıklı Bulgar; iki seçim rey kullanmayanın önce seçme hakkını alacak, sonrada elindeki Avrupa pasaportunu. Konu komşuya duyuralım; Bulgaristan seçiminde rey kullanmayan hem kendisine, hem ülkesine, hem de Türkiye’ye karşı kötülük işlemiş olacaktır.
            Bulgaristan seçmenlerini uyaralım, aydıralım. Y.K  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder