ÖYLESİNE BİR MECLİS
Ülke genelinde bir çok şey bitik.
Bir çok yer zor nefes alıyor.
Tebessümler unutulmuş, kahkahalardan eser yok.
Birbiri arkasına gelen hukuk katliamlarıyla, çöplüğe
fırlatılan ahlakın sonucunda korkusuz yaşama özgürlüğü artık masallardadır.
Sevgi yerine öfke, muhabbet yerine kavga..
Kinlerle, belalar at başı gidiyor.
"Ne olur bu anayasanın bir maddesini delersek"
diye yola çıkıldı. "Ben bu anayasayı kabul etmiyorum" anlayışına
gelindi.
Anlaşılan o ki hukuklu bir dünyayı sevmiyor demokrasiden
hoşlanmıyorlar... Oysa insanca yaşamanın güvencesidir demokrasi.
Demokrasimz henüz tazedir, yenidir,
kurumsallaşmamıştır.Eksikleri vardır. Ama demokrasimizdir yine.
Demokrasimiz ne İngiltere'deki gibi 1215'te, ne
Fransa'dakigibi 1789'da yola çıktı. Bugün sağlıklı bir demokrasi için gerekli
olan bir zamandan yoksun olarak ayakta durmaya çalışıyor. Hepsi hepsi atmış
dokuz senelik bir geçmişi var. Bu idrakın içinde olarak demokrasimizi
besleyip donatmak gerekirken sağından, solundan çekiştirip yıpratmanın ne
uygarlıkla, ne vatanseverlikle bağdaşır yönü vardır. İnsana insanca yaklaşan,
insanca bakan sevginin ve saygının itibar gördüğü bir toplum adeta unutulur hale
geldi. Kadınlarımız koyun kesilir gibi kesiliyor.Kinin ve öfkenin bıçaklarını
bileyenler mağrur.
Güvenli yaşamak, huzur içinde yaşamak zorlaştı.
Hayvansal dürtülerle hayatı yaşanmaz hale getirmek ustaca
işleniyor. Bilenler suskun, sorumlular seyirci.
Mezarlıkların sessizliği var.
"Atatürk'ün en büyük eserimdir" dediği meclis
terbiyesizliklerin çeşitlisine şahit olmaktadır.
"Kafanı kırarım lan"
"Terbiyesiz senin ka..nı s.....m"
"O..... ç.....! P.. K....! Satılık köpek"
"Şerefsiz! A.... s.....m"
Bu konuşmaların yapıldığı yer her hangi bir sokak
değildir. Ümitlerimizin bağlandığı TBMM'dir.
Üzülmemek, kahrolmamak mümkün değil.
Kültürümüzün her safhasında "Üslubu beyan ayniyle
insandır" sözü bir altın terzidir.
Bu küfürlerin sahiplerine ne demelive bu konuşmalar hangi
terazilerde tartılmalı bilmiyorum.
Foerster "Siyaset adamı bir centilmendir" diyor.
Atatürk, milletvekili için "Beyaz eldivenli
insandır" tanımını yapmış. Özetle milletvekili denilen kişi beyaz eldivenli
centilmendir.
"Edep haya min el iman" anlayışını benimsemiş bir
toplumuz. Bu bizim kültürümüzdür. Ve millet olarak ahlak tarihinin
çocuklarıyız. Olanlara bakınca centilmenliğin yerini kaba kuvvetin
temsilcileriyle küfür ustalarının aldığı görülüyor.
Voltaire'nin "Katıksız demokrasi ayak takımının
despotizmidir" tarifi yaşanıyor gibidir. Thierry, demokrasiyi "Ahlaki
bir alçalış" olarak algılamıştır.
Biz cumhuriyetin bütün evrelerinde Montesquieu'nun
demokrasiyi tanımladığı FAZİLET anlayışındayız... Esasında cumhuriyette
fazilettir. Ve fazilet rakamlardan önce hukukla, ahlakla, sorumlulukla, sevgi
ve hoşgörüyle yoğurulmuştur. Bu nedenlidir ki demokrasi özgürlüğün, eşitliğin,
insan sevgisinin ve adaletin harmanladığı rejimin adıdır.
Mecliste efendiliğin taçlandığı yerdir. (GÖZLEM
GAZETESİ: 13.3.2015)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder