3 Aralık 2018 Pazartesi

Tarihi ve Kadim (gerçek) Demokrat Parti ve Merkez Sağ'ın Duayeni Ali Naili ERDEM; 01 Aralık 2018-Cumartesi günü Toplumsal Düşünce Derneği Genel Merkezinde Konferans verdi.




Tarihi ve Kadim (GERÇEK) Demokrat Parti ve Merkez Sağ'ın DUAYENİ Ali Naili ERDEM; 01 Aralık 2018 - Cumartesi Günü Toplumsal Düşünce Derneği Genel Merkezinde Bir Konferans Verdi. Açılışını Dernek Genel Başkanı Av. Fethi BOLAYIR'ın yaptığı Konferansa Katılım Yoğun ve İlgi Büyüktü. Konferansta: 68 Kuşağının Lideri Prof. Dr. ANIL ÇEÇEN, Eski Kayseri ve İzmir Milletvekili Enver TURGUT ile Kanaat Önderlerinden "Gerçek Demokrat" Mustafa Nevruz SINACI'da Hazır Bulundular.  

29 Ekim 2018 Pazartesi

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız "ALİ NAİLİ ERDEM" 95. Kuruluş Yıl Dönümü Mesajı (ANKARA: 29 Ekim 2018 - Pazartesi)

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız 
Ali Naili ERDEM
Sanayi, Çalışma ve Milli Eğitim Bakanı
1, 2, 3, 4 ve 5. dönem İzmir Milletvekili. 

Yeri doldurulamayacak bir deha. Özgürlük ve bağımsızlık aşkıyla yanıp tutuşan bir lider. Karanlıkları aydınlığa kavuşturan bir Türk sevdalısı, bir yüce ruh olarak yeni bir devlet ve yeni bir milletin mimarı Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.

Artık dünyada bağımsız bir Türk devleti vardır. Ve ebediyen var olacaktır.

“Türkün unutulmuş meziyetleri geleceğin yüksek uygarlık ufkundan bir güneş gibi doğacaktır” sözleri halk idaresinin iktidar olacağının dile getirilişidir

Bitmiş, tükenmiş ve parça parça yok edilmiş Osmanlı imparatorluğunun Sevr’de cenaze töreni hazırlanmışken, “Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini” mısraını haykırarak destanlar yazan “SARI MUSTAFA”cumhuriyeti kurmayacaktı da ne yapacaktı. Ömrünü tamamlamış ve batılı emperyalistlere teslim olmuş sultanlığı mı devam ettirecekti. Bin bir ihanetin ve entrikanın içinde Gök kubbenin gördüğü en büyük imparatorluğun yıkılışını devir mi alacaktı. Yoksa tarihin sayfalarında unutturulmağa çalışılan Türk’ün yok edilmesine seyirci mi kalacaktı?

HAYIR !

O, karakterce demokrat, inanç bakımından özgürlük rejimcisiydi.

ESARETE HAYIR !

KÖLELİĞE, EZİLMİŞLİĞE evet demektense Atalarımız gibi dövüşe dövüşe ölmeyi tercih ederiz nidalarıyla Sakarya’yı, Dumlupınarı, büyük taarruzu zaferlerle donatarak insanca yaşamanın yolu olan cumhuriyeti çizmiştir.

Milletin doğuşu olan kurtuluşun ardından “Devlet siyasetinin bir şahsın aklından değil halkın vicdanından çıkması gereklidir” ilkesi ile TBMM kurulmuş egemenliğin kayıtsız, şartsız millette olduğu yeni devletin kalbi olarak bütün Dünyaya duyurulmuştur

Cumhuriyet bir faziletler buketidir.

Özgür düşünce, özgür fikir ve gönülden yaşanılır aydınlık bir dünya. Bir uygarlık iklimidir cumhuriyet. Hukukun üstünlüğünde güven içinde yaşamaktır. Dahası adil düşüncelerin iktidarı ile aklın ve ilmin berraklığında taassubun her çeşidinin yok edilmesidir. Laiklik bu anlayışın içinde yerini almıştır. Farklı inançların ayni topraklar üzerinde yan yana yaşamasını temin eden laiklik batının bir kopyası olmayıp bizim yaşamımızın ürünüdür.

Milli irade ile bezenmiş olan Cumhuriyet öylesine bir kara sevdadır ki ülkenin bütün fertlerini bünyesinde yaşatırken hoşgörünün ve eşitliğin temin ettiği huzur ortamında korkusuz yaşamanın mutluluğunu verir.

Şu kesin olarak bilinmelidir ki; Büyük kurtarıcı cumhuriyeti kurmasaydı bugün Ezanla şenlenen minareler çoktan çan kuleleri olurdu.

Her türlü ayrıcalığı ret eden Atatürk, Cumhuriyetin toplayıcı niteliğini esas alarak “Birimiz hepimiz için. Hepimiz birimiz için” anlayışını egemen kılmıştır. Hiç kimsenin ne doğdukları yerlere baktılar ve ne de tenlerinin rengine. Kan tahlillerinin peşinde de koşmadılar: Laboratuvar milliyetçiliğini ret ettiler. “Ne Mutlu Türküm Diyene” anlayışını cumhuriyetin amentüsü yaptılar. Bu anlayışla devlet milli, okul milli, müfredat milli olmuştur.

Milletleri “hür ve bağımsız kıldığı gibi köleliğe tutsak eden de” eğitimdir anlayışı top yekun bir eğitim seferberliğini başlatmıştır ki bu ancak cumhuriyet rejimi içinde mümkündür. Bu yapıldığı gibi ayni zamanda “kazandığımız askeri zaferler ekonomik zaferlerle taçlandırılmalıdır” ilkesi hayata geçirilmiş ve Türkiye bir şantiye olmuştur. Zengin bir Türkiye. Hiç kimseye muhtaç olmadan kendi ayakları üzerinde yürüyen; yürüdükçe büyüyen, yenileşen, yenileştikçe yürüyen bir Türkiye hedef kılınmıştır.

“Bu vatan; Çocuklarımız ve gelecek kuşaklar için, cennet yapılmaya layıktır. Bu ekonomiyle olacaktır” sözleri cumhuriyetin önemini perçinlemektedir. Bunun içindir ki, darmadağınık topraklar üzerinde Türkiye Devletini kurma mucizesini yaratan Atatürk Cumhuriyet, Adalet, Hukuk ve Demokrasi sevdalısıdır.

Demokrasinin tam ve en belirgin hükûmet şekli olan Cumhuriyet bizim gerçeklerimizin ürünüdür. Kopya olmadığı gibi taklitte değildir. Bize özgü yapısıyla bir başka benzeri de yoktur.

Ahlâk üstünlüğüne dayanan bir ülkü olan Cumhuriyet, Türk milletinin yaradılışına va alışkanlıklarına en uygun düşen yönetimdir. Halkın hiçbir dönemde Cumhuriyetten bir şikayeti olmamıştır. TBMM den de bir sıkıntısı yaşanmamıştır. Elinde bayrağı, dudağında istiklal marşı ile uygarlık yolunda “Yüksek Türk, yüksel, senin için yükselmenin hududu yoktur” inancı ile Cumhuriyete sahip çıkmıştır.

“Türkiye Cumhuriyeti her manası ile büyük Türk milletinin öz ve aziz malıdır. Kıymetli evlâtlarının elinde daima yükselecek ve ebediyen yaşayacaktır.”
29/Ekim/2018 
Ali Naili Erdem 

(*) ALİ NAİLİ ERDEM:
1927 İzmir, Kemalpaşa doğumlu ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunu Avukat.
1961-1980 arası 1, 2, 3, 4 ve 5. dönem İzmir Milletvekili.
Sanayi, Çalışma (iki defa) ve Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. 1980 askeri darbesinden sonra ülkenin çeşitli İl ve İlçelerinde konferanslar verdi.
Radyo ve Televizyonlarında konuşmalar yaptı.
Demokratlar Kulübü Derneği Onursal Başkanı Erdem, evli ve üç çocuk babasıdır.

8 Mart 2017 Çarşamba

DEVLETİN YARASI & YALÇIN KOÇAK, 18. DÖNEM SAKARYA MİLLETVEKİLİ

DEVLETİN YARASI (ASAM; ALİ NAİLİ ERDEM_RASİM CİNİSLİ_KONFERANSI) Haber & Makale: Yalçın KOÇAK, 18. Dönem Sakarya Mv.

DEVLETİN YARASI
Yalçın KOÇAK
18. Dönem Sakarya Milletvekili
Memur siyasetçiler;
Peki, memur nedir? Bürokrat.
Siyasetçi nedir? Demokrat?
Kırk yıllık yani, olur mu Kâni? Olmaz. Peki, bizim demokrasimiz bir zayıflık, zafiyet rejimimidir?
Bu konuya bir çare bulmaz, bulamaz?
Evet, Türk Demokrasi edilgenleştirilmiş vesayet altındaki bürokratik Cumhuriyetin, Poligarşik bürokrasinin tahakkümü altına girmiştir. Kayıt dışı Siyaset, Kayıt dışı Ticaret ve Kayıt dışı Diyanet almış başını gitmiştir.
TBMM’nin çoğu bürokrasiden gelme özürlü demokratlarla doldurulmuştur.
Mebusluk mutilik yumuşak başlılık, biatçılık, başüstünecilik değildir, olmamalıdır.
Karşındakine ceket iliklerken insanlar imanının üçte ikisini kaybedebilirim korkusuyla o düğmeyi iliklemelidir.
Şu medyada, televizyonlarda partilerine ve genel başkanlarına bayrak açanlar lütfen bir de bu gözlük ile bakın, hepsi memur hadi razı gelelim rolleri devam ediyor.
Memur politikacılık görevlerini sürdürüyorlar.
Geçen hafta yaşayan bir Demokrat, ulu bir adam 15 yıl Bakanlık yapıp Ankara’da asansörsüz 4. Katta 80 metre kare bir evde oturan ERDEM İstanbul’da ASAM, Avrasya bir kürsüsünde iz bıraktı, sorulara mahal bırakmadı, dinleyicileri büyüledi gitti.
Evet, eski Eğitim, Sanayi ve Çalışma Bakanlarımızdan Ali Naili ERDEM beyefendi bakın bizlerin hafızalarına neler kazıdı;
Benim ocak yöneticisi olduğum yıl köydeki ocak başkanı çiftçi idi, mahalledeki nalbanttı, nahiyedeki esnaftı. Bucak yönetimine girdim, Bucak başkanım marangozdu, İlçe başkanımız dava vekiliydi, İl başkanımız Mahrukatçıydı.(Dikkat ederseniz Ahi teşkilatı gibi bir yapılanma var. Hiçbir siyasi kademede Memur yok)
Ne Demokrat Parti, ne de Adalet Partisi millete yukarıdan bakmamıştır ve uzun yıllar iktidarda kalmışlardır.
Siyaset adamında bilgi çok önemli ama bilgeliğin dışında olmazsa olmaz siyasetçi yüksek ahlak sahibi olmalıdır.
Kulak küpesi gibi sözler bıraktı Ali Naili bey.
Soyadı gibi ERDEM’li bir adam, konferans sonrası İstanbul eski Milletvekillerimizden Bozkurt Yaşar ÖZTÜRK bey Sayın Bakana nasıl hitap etti ve konu neydi?
Sayın ÖZTÜRK’ün okuduğu yıllarda sık sorulan bir matematik sorusu varmış – Sütçü her gün 60 kuruştan 70 kilo süt toplar, 20 kiloda su katar, 80 kuruştan satarmış; Sütçünün kârı kaç paraymış? Bu soruyu kitaplardan Sayın Ali NAİLİ ERDEM bakanlığı döneminde çıkarmış, BOZKURT bey geç olsa da teşekkürlerini iletti Sayın ERDEM’e. Taze beyinlere sahtekârlık ve hırsızlık aşılayan Milli Eğitimde “müfredat” tartışıldığı günümüzde bir halis teklifte bulunmak istiyorum.
Bu Bakanlığın tabelasında “ Milli” kelimesini kaldıralım, ancak bu bize kamçı olur ve eğitimimizi millileştirene kadar çalışma hırsı, azmi verir.
Şimdiki Bakan’a tek bir soru;
Fulbright anlaşmasına göre dört Amerikalı, dört Türk memurun üye, ABD Büyükelçisinin Başkan olduğu ve beraberlik halinde Başkan’ın dediği olur, olan Komisyon devam ediyor mu? Şimdi kim milleti kandırıyor. Müfredat toplantıları yapıyor, daha YÖK’ün imamını bulamamış Milli Eğitim Bakanlığı “Nekka Milli” buyurun siz karar verin.
Demokrasi alanını süte su katan eğitimden geçmiş Bürokrasinin “Kifayetsiz Muhteris” lerinden arındırmamız lazımdır.
Rahmetli Menderes’in böyle bir hakkı yoktu.
Demokrat Parti Genel İdare Kurulunun tüzükten gelen ancak 6 Milletvekilini bürokrasiden seçme hakkı vardı, hepsi tarihe gömüldü, sizler bizler doğruları görmeyelim, anlamayalım diye.
Bürokrat devletin millete hizmet için verdiği makamın tüm nemasını kendi çıkarı için seçim bölgesine tahsis ediyor,
Hayatını maaşa endekslemiş insanın ufku beş maaşı kadardır.
Bir gerçek daha var ikinci bir maaşı da Dolarla, Euro ile Sterlinle ya da Riyal’le alabilir?
Kim bilir.
Çalıyor çırpıyor sonra meclis, dokunulmazlık v.s.
Demokrasiye hoş gelmeyen şeyler oluyor.
Eleştirdikleri kuruma girebilmek için birbirini boğazlayan basın mensuplarına ne diyelim.
ÖNEMLİ UYARI:
26 Mart Pazar günü komşumuz Bulgaristan’da genel seçim var ve Türkiye’de 460 bin seçmen var.
Komünist mantıklı Bulgar; iki seçim rey kullanmayanın önce seçme hakkını alacak, sonrada elindeki Avrupa pasaportunu. Konu komşuya duyuralım; Bulgaristan seçiminde rey kullanmayan hem kendisine, hem ülkesine, hem de Türkiye’ye karşı kötülük işlemiş olacaktır.
            Bulgaristan seçmenlerini uyaralım, aydıralım. Y.K  

"Demokrasi, Ahlâk ve Fazilet, Darbeler ve Demokrasi" Konuşmacı: Ali Naili ERDEM 04 Mart 2017-Cumartesi, Saat:14.00 "AVRASYA BİR VAKFI-ASAM"